Ziya Osman Saba
ZİYA OSMAN SABA hayatı ve şiirleri30 Mart 1910 tarihinde İstanbul'da doğdu, 29 Ocak 1957 tarihinde İstanbul'da öldü. Galatasaray Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Muhasebecilik, banka memurluğu, Milli Eğitim Basımevi'nde düzeltmenlik, Varlık Yayınevi'nde redaktörlük yaptı.
"Yedi Meşale" topluluğunun üyesiydi. Bu topluluğun şiir anlayışını, yaşamının sonuna dek sürdüren tek şairdir. Şiirlerinde çocukluk ve ilkgençlik anılarına bağlılık, yaşamın küçük mutluluklarından duyulan sevinç, acıma duygusu, iyilik düşüncesi, İstanbul sevgisi, Tanrı'ya şükran, ölüm gerçeğini kabulleniş gibi konuları, gözlemci ve dışavurumcu bir tarzla genellikle hece ölçüsüyle, ama kimi zaman serbest ölçüyü de kullanarak işlemiştir.
SEBIL VE GÜVERCINLERCözülen bir demetten indiler birer birer,
Birak, yorgun baslari bu taslarda uyusun.
Tutusmus ruhlarina bir damla gözyasi sun,
Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler...
Nihayetsiz cöllerin üstünden hep beraber
Gecerken bulmadilar ne bir ot ne bir yosun
Ürkmeden su icsinler yavasca, susun, susun!
Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler...
En son sarkilarini dagitarak rüzgara,
Beyaz boyunlarini uzattilar taslara
Bir damla suya hasret gideceklermis meger.
Simdi bombos sebilden selviler bir sey sorar.
Hatirlatir uzayan dem cekisleri rüzgar.
Mermer basamaklarda ucusuyor beyaz tüyler.
BAHARI BEKLERKEN YAZILMIŞ ŞİİR
O günü görmek için sade bekleyeceğiz Göreceğiz bir sabah yeşil tomurcukları Hazırlanıyor gibi, gökyüzü, ufuk, deniz Bir sabah dökülecek baharların baharı Bu bahar yalnız mesut günler taşımaktadır Başbaşa kalacağız kenarında bir suyun Göz alabildiğine yeşil uzanan çayır Bir saadet içinde sessiz otlayan koyun Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle, Bir melek ordan bize uzatacak elini - Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle Ümitlerin en güzelini
BEYAZ EVGözlerimin önünde hep ayni beyaz ev
Her dag yamacina kurdugum,
Beliren her su kenarinda,
Pembe damli, yesil pancurlu, balkonlu,
Balkonuna tirmanan srmasik
Gece pencerelerinden sizacak isik,
Kisin tütecek bacasi.
Kapiyi ittiginde calacak bir cingirak
-Duyuyorum o sesi simdiden-
Gececegin yol, cikacagin üc basamak,
Ellerinden siyirp atacagin eldiven,
Her halin, gülüsün, kokun, bütün ruhunla sen!
Ah, bütün bir ümür birakmiyacagim el,
Oksayacagim sac, dinliyecegim ses,
Bakmakla doymiyacagim yüz...
Acik pancurlardan o gün dolacak gündüz,
O günkü hava,
Bir kapiyi acman, dolasman sofada,
Sasiracagim: Böyle gezinen kim?
-Evim! Evim!... Ellerimle asacagim
Camlarina perdelerini.
Yatak odasinda düsünecegiz bir an
Iki kisilik karyolanin yerini...
Yatak odamiz, yemek odasi kiler
Raflarinda ellerinle yapilmis receller.
Karsi karsiya oturacagimiz sofra,
Sürahide isildiyan su,
Yazin rüzgara koyacagimiz testi;
Senin yatacagin ögle uykusu
Saracak bir yandan cardaktaki üzümler
Kah esecek rüzgar, kah dinliyecegiz yagmuru,
Kah karlarla bembeyaz kesilecek cimenler.
Hep gecirecegiz icimizden:
Hayat beraber, ölüm beraber...
Su göklerin altinda,
Olacagiz o kadar bahtiyar
Ki cikip mezarlarindan annemiz babamiz da,
Beyaz evimize yerlesecekler,
Uzun kis geceleri onlar da aramizda.